Pazartesi, Ekim 04, 2010

Norgunk!

Soruyu Abdurrahman Aydın sordu başlangıçta: “Hepimiz bir yıkım sürecinin içine doğuyoruz. Bu sürecin içinden çıkmak mümkün mü?” Abdurrahman’ın Deleuze ve Guattari’nin ‘Felsefe Nedir’de dile getirdikleri problemlerden birini aktarma biçimiydi bu soru. İçine doğulan dünyayı sorunsallaştırması ve onu değiştirmek, yıkım sürecinden çıkmak için onu değiştirmeyi amaçlayan bir soru/arayış başlı başına politiktir. Bu nedenle de politik tartışmanın konusu olmalıdır.
Abdurrahman’ın sorusuna ilk anda verdiğim yanıt şöyle olmuştu: “Morde ratesden,/ Esur tinga serg! Teslarom portog tis ugor anleter, ferto tagan ugotahenc metoy-doscent zist. Norgunk!” Bir kez okumuş olanların bile, kimden alıntılandığını fark ettiğine emin olduğum bir pasaj bu. Oğuz Atay’ın ‘Korkuyu Beklerken’inde ana temeyı oluşturan ve ne anlama geldiği, hangi dilde ve dünyada konuştuğuna bir türlü karar verilemeyen ve en sonunda anlamı açıklanmadan bırakılsa da, öykünün kahramanının en ciddi meşkalesi (ve korkusu) haline gelen not. Arkadaşıma vermek istediğim yanıt, onun da pek iyi anladığı ve zalimce bulduğu gibi, problematize ettiğimiz ve içinden doğumumuzdan beri bir türlü çıkamadığımız yıkım sürecini sonlandırmanın ancak ve ancak sahip olduğumuz kavramsal içeriklerin ve bu içerikleri içerisinde oluşturduğumuz/inşa ettiğimiz dilin aşılması/değiştirilmesi yoluyla olabileceğiydi.
Geçen günlerde aynı hayalin, ve belki de çözümün, ‘Tutunamayanlar’ın Selim’i tarafından da benzer biçimde kurulmuş olduğuydu. Şöyle diyor Selim: “Yeni bir dilbilgisi kitabı çıktı mı bugünlerde? Öznenin, yüklemin filan başka bir düzen içinde yerleştirilmesini sağlayarak beni istediğim anlama kavuşturacak böyle bir kitap. Ne diyorlarsa, yalnız onu demek isteyecekler için geliştirilmiş bir düşünce ve ifade kuralları ne zaman bulunacak?”
Söz konusu sorunun ve ona verilen benzer yanıtların izini felsefe ve edebiyat alanında başka isimler aracılığıyla da sürebiliriz. Dolayısıyla içinde yaşadığımız yıkıcı düzeni (kapitalizm, modernlik veya başka adlarla rahatlıkla anılabilir) aşmaya yönelen düşünürler her zaman önce ifade biçimlerimizin aşılması gerektiğine dikkat çekiyorlar. Aramak, aramak, düşünmek ve yeniden inşa etmek gerekiyor içinde yaşadığımız dünya gibi, hava gibi etrafımızı saran dilin sınırlarını, varlığı, varolanı aşmak için.
Bir kez daha: Norgunk!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder