Cumartesi, Ekim 16, 2010

İyi Şeyler

Geçtiğimiz haftayı Emir Kustirica'nın Altın Portakal maceralrı ve "pek sevgili" devlet erkanımızın duyarlıklarının tartışılmasıyla geçirdik. Haberler, tartışmalar her zaman olduğu gibi sıkıcıydı. Fakat önemli bir haber, biraz da sstır arasında kalarak düştü internet sitelerine, gazetelere. Yunanistan'da 7 Aralık 2008'de bir polisin öldürdüğü Aleksandros Grigoropolus'un katiline ömür boyu hapis cezası verildi. Hatırlarsanız, polisin sokakta infaz ettiği 'Aleko'nun ölümünden sonra Yunanistan uzun süredir Avrupa'da görmediğimiz bir sokak hareketine sahne olmuştu.

Verilen cezanın Aleko'nun ölümünü geri alamayacağı açık. Hatta anarşistlerin Atina'daki canlanmasına sebep olan bu olayın, bir kişinin yaşamının bitmesi anlamına geldiğini de hep hatırlatıyorum kendime. Derrida'nın Marx'ın Hayaletleri'nin girişinde dikkat çektiği gibi, bir insanın ölümü ister bir bayrak gibi simgeleşsin, ister dava içinden anlaşılsın sonuç olarak bir insanın, bir ismin ölümüdür ve bu nedenle biriciktir. Dolayısıyla ne Atina sokaklarında yaşananlar ne de bu ceza Aleko'nun, bu özel ismin, yaşamının anlamı olabilir. Fakat biz geride kalanların adalet duygusu için Aleko'nun ölümünün bir cezaya konu olması önemli gözüküyor. İçim rahatladı mı öğrendikten sonra? Pek öyle olduğunu söyleyemem; rahatlamamalı da. Fakat resmi bir katilin cezalandırılması adil ve iyi bir şey. Umarım Hrant Dink'in ölümünden sonra da 'iyi bir şey'le karşılaşabiliriz.

Haftanın ikinci iyi şeyi ise haftasonunda izlediğim Kustirica'nın Maradona belgeseliydi. Öyle fazla gollerle bezenmiş, Maradona'nın muhteşem futboluna odaklanmış bir film çekmemiş Kustirica; temel derdi Maradona'nın nasıl bir insan/tanrı olduğunu göstermek istemiş. Bence başarmış da.. Zaten film, Maradona'nın insan formunda bir tanrı olduğunun kabulüyle başlıyor ve bunun üzerine kuruluyor. Tüm filmi kateden bir politik tavır da mevcut ve bu tavır, Maradona'nın politik duruşuyla gösteriliyor. Sonlara doğru ise, Maradona'nın (tanrı bile olsa) insani yanlarıyla, hatalarıyla yüzleşmesine ayrılmış sanki. Hiç ağlak olmayan, ama Maradona'nın yaptığı yanlışları ve onları geri döndürülemez biçimde gerçekleştirdiğini nasıl anladığı üzerine kurulu. Kustirica sanki "Tanrı da olsanız, bu dünyaya inince, onun yapısı gereği hatalar yapıyorsunuz." demeye getirmiş ince ince. Fakat son sahne, bizi o hataların ağırlığından kurtarıyor: Maradona sahneye çıkıp kendi şarkısını dostları ve ailesiyle öyle güzel söylüyor ki... Bütün hafta o şarkıyı dinledim, desem abartmamış olurum. (Aşağıya da postalıyorum zaten.)Maradona, bu hafta başıma gelen en iyi şeydi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder