Çarşamba, Ekim 20, 2010

Dostluk üzerine fikir uçuşması

Beni pek meşgul eden kavramlardan biridir dostluk kavramı. Bu kavramla ilk kez doktoramın ilk yılında Siyasal Düşünceler Tarihi dersinde Ayhan Yalçınkaya'nın önerisiyle tanışmıştım. Ayhan Hoca, Hellenistik felsefe üzerine yapacağım sunuşu bu dönemde değişmeye başlayan dostluk kavrayışı üzerinden sorunsallaştırabileceğimi söylemiş, beni dostluk üzerine düşünmeye itmişti.

Çok sonraları dostluk meselesinin Platon ve Aristoteles için de hayli politik bir içerikle donatılmış olduklarını öğrendim. Bu iki düşünür aşk ve sevgi kavrayışlarını tesis etmeyi de dostluk çerçevesinde gerçekleştiriyorlardı. Platon, daha romantik ve "bir"leşme/"tek"leşme çerçevesinde ele aldığı "eros" kavramını öne çıkarırken, Aristoteles gönül yakınlıkları çerçevesinde kurulan bir yaşamın merkezinde yer alabilecek "philia" kavramını benimsiyordu.

Bütün bunları neden yazıyorum peki? Bugün Devrim Hoca'dan aldığım bir mesaj ve bunun sonrasında yaptığımız konuşma, bizim burada yaptığımız şeyin, birlikte -bir gönül yakınlığının sonucu olarak- yaptığımız bu şeyin -bir blog yazmanın- "philia" ile ilişkili bir durum olduğunu gösterdi bana. Aslında çok da değerli bir şey sanki bu. Farklı uzmanlıklara ve hayat görüşlerine sahip kişilerin bir yerde bir araya gelip bir şeyler söyleyebilmeleri philia ile ilgili bir etkinlik olsa gerek.

Biraz sayıklar gibi yazıyorum şu anda, biliyorum. Fakat bir durun, dinleyin.. Etkilendiğim ve asıl olarak paylaşmak istediğim bir şey var: Devrim Hoca'nın bana gönderdiği mesaj şöyleydi:
"We know that there are no friends, but I pray you, my friends, act so that henceforth there are. You, my friends, be my friends. You already are, since that is what I am calling you. Moreover, how could I be your friend; if friendship were not still to come, to de desired, to be promised?; If I give you friendship, it is because there is no friendship (perhaps); it does not exist presently." (Jacques Derrida)
Montaigne, bu sözlerin Aristoteles'e ait olduğunu yazıyor. Fakat Aristoteles'in bugüne ulaşan metinleri arasında böyle bir pasaj yok. Jacques Derrida da, Aristoteles'in bugüne bir biçimde ulaşmayı başarabilmiş bu sözlerinden öyle etkileniyor ki, "The Politics of Friendship" adında (okuması hayli zor) bir kitap yazıyor. Derrida'nın yaptığı bu şeyi öyle etkileyici ve heyecan verici buluyorum ki... Düşünün bir kere; bir adam, kendisinden 2500 yıl önce yaşamış birinin bugüne ulaşmış eserleri arasına bile giremeyen bir pasajı başka metinler üzerinden keşfediyor ve bunun üzerine bizim yaşamımıza ışık tutacak, kulağımıza bir şeyler fısıldayacak bir kitap yazıyor. Düşünün ki, Derrida ortalığa düşmüş "dost" arıyor.

Buradaki pasajın beni etkileyen ve onu buraya taşımama neden olan ikinci özelliği ise, bizim burada yapmaya çalıştığımız şeyin de belki bu yoldan anlaşılabileceğini düşünmemdi. Bizler, hiç şüphesiz, bir dostlar topluluğuyuz. Birbirimizle böyle bir çaba içine gireceğimize "söz verdik". (Aslında bunu başka başka dost gruplarıyla defalarca kez tekrarlıyoruz.) Fakat dostluk, söz verdiğimiz yerde kalacak bir şey mi acaba? Derrida, bunu ortaya çıkarıyor ya işte: Dostluk, hiçbir zaman burada var olmasıyla gerçekliği kanıtlanabilecek bir şey olamaz; o ancak ve ancak gelen/gelecek ("coming") bir şey olabilir. Verilen bir sözün, yapacağımızı söylediğimiz bir şeyin gerçekleşme potansiyeli... Bizim dostlar topluluğu olarak, birbirimizle birlikte olabilecek olma potansiyelimiz; ama burada, şimdi değil. Ancak bir olasılık, gelmekte olan bir şey olarak...
Bir kez daha söylemekte kusur yok: "How could I be your friend; if friendship were not still to come, to de desired, to be promised?" Öyleyse sormakta da sorun yok elbet: Dostlarım, dostum olur musunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder