Pazar, Mayıs 22, 2011

ÇIPLAK (CIPLAK, çiplak, ciplak ve daha neler neler, hepsi reklamlardan sonra...)

bir nüdist olarak (tamamen içsel), andrebilmemkim rumuzlu yünan öykünmesi (nüdistim, barışçıyım, hümanistim, milliyetçiyim, kafatasçıyım [ilkokul öğretmenime dönerek hayali amerikan gangster şapkamın {nüdistim ya, tamamen cıbılım} ucuna minik bir dokunuşla selamlıyorum], türk olmayanı tepeleme konusunda neden bilmiyorum bazı bazı bilmemkaç milisaniye kendime gelmem mi gerekiyor ne[ben bilmem freud bilir]...) yazarın çağrısına kulak verip "çıplak" yasağı konusundaki duygularımı paylaşmak isterim...

konuyu toparlayarak hemen en içten anlık hislerimi paylaşıyım(hislerimi değil de bir duygu seli içinde şekillenen davranışlarımı): hiç şaşırmama, hafifiten bir komiğime gitme, bıyık altından sırıtma refleksi(ne kadar da haklıyım iması da yok değil), keşke daha çok ve derin oğuz atay okusaydım da "bilinç akışı" konusunda azıcık edebiyat parçalayabilseydim arzusu ve devamındaki diğer saçmalıklar...

kısa yani... öyle pek bir hislendirmedi bu yasak beni. (yahu bir yasak bir beni ne kadar hislendirebilir ki zati?[alegorik {peh peh peh}])

konusu açılmışken bu nüdistlik konusundaki düzensiz düşüncelerimi paylaşmak konusundaki engel olamadığım arzuma (konu açılınca oluştu bu his) da cevap vereyim - ki zaten bu yazıyı da muhtemelen sadece bu sebeple yazmaktayım-. (yazım kuralı yarattım hohoyt)

bana göre nüdizmin çok küçük bir kısmı bedensel çıplaklığı ifade etmektedir (öyle yüzde bilmemkaçı demek istiyorum da bir yüzdeye koyamıyorum tam, ama epey minik bir bölümünü kast ediyorum) insan kafada nüdist olmalı, düşüncede, zihniyette... çıplak düşünce, çıplak ifade, çıplak zihniyet gibi...

insanın üzerine geçirdiği kıyafetler gibi kafada oluşturduğu paradigmalar (%100 dış etmenli olduğuna inanırım) sınırlamasın, çevrelemesin dışardan bakılınca; dış dünyaya ifade ederken insanoğlu kendini (konuşmayla, jestile, tavırla ıvır zıvır) üzerine geçirdiği kıyafet, saat, gözlük, makyaj, aksesuar her neyse değil de insan insan olsun... hava soğuksa düşünce, ifade üşüsün, sıcaksa terlesin; ortam gerginse soğuk terler döksün, iyiyse kafadakiler hemen yüze vursun aptal aptal gülmece; karşıdakinden etkileniyorsa hemen mala bağlamaca saçmalamaca, kızgınsa heheeyytt... ne kadar başarılıyım ben bu konuda? çook başarısızım, ama çabalıyorum (bazı bazı lokal başarılarım mevcut, keşke herkeş yapsa)...

paylaştım rahatladım. ama hakkını verebildim mi? hiiiç de veremedim. ama pazar sabahı ilginçliği olarak bu aktiviteden de keyif aldım.

oh böyle cıbıl cıbıl...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder