Cuma, Haziran 04, 2010

Umut..

Sabah odaya geliyorum. Otomatik hareketler: Bilgisayarın açma tuşuna bas; su şişeni ve kahve hazneni al, su doldur, geri getir; kahveyi koy; thunderbird'ü aç ve maillerine bak; firefox'u aç... Önce maillerime bakıyorum; sonra günlük haber faslı başlıyor. Eğer acil ve fazladan bir iş yoksa sabah rutinim böyle. Peki bunu neden anlatıyorum?... Haber sitelerini açana kadar her şey yolunda oluyor genelde sabahları. Haberlere bakmaya başladığım andan itibaren yaşam enerjimin tükenmeye başlıyor.
Örneğin, İsrail'in saçmalıklarını Türkiye ve dünyadaki haberlerden takip ediyordum birkaç gündür. Sonra dün öğleden sonra bir haber düştü internete: İskenderun'da bir piskopos, kendisine vahiy geldiğini iddia eden şöförü tarafından bıçaklanarak öldürülmüş. Bengi'yle benzer zamanlarda okuduk haberi. Uzun bir sessizlik oldu odada. Sessizliği bozansa, "yabancı düşmanlığının savaş çığlıklarıyla iç içe geçtiği, her gün politika ile bağlantılı cinayetler işlenen bir ülkede umut nerede durur?" sorusu oldu. Umut terk etmişti sanki bu toprakları, bu insanları.
Bugüne de aynı rutin ile başladım. Sabah, bilinenler dışında kötü bir haber yoktu. Öğlene doğru, bu kez Hrant Dink'in avukatlarından Hakan Karadağ'ın evinde ölü bulunduğu haberi düştü. (Ardından gelen google'ın sansürlendiği haberi canımızı bile sıkamadı bunun üzerine.) Bugün de umut etmeye fırsat bulamadan, elimizde politika üzerine yazılmış kitaplar ve makalelerle son buldu bizim için.
Kant'ın güzel bir sınıflaması vardır: Önce epistemoloji gelir ve "neyi bilebilirim" sorusunu sorar. Ardından etiğin "nasıl davranmalıyım" sorusu gelir. Son soru ise "neyi umabilirim"dir ve sorunun yanıtı politikada aranmalıdır. Şimdi, bugün, burada yaşarken sormak gerek: Neyi umabiliriz bizler?
Politikayı kendine dert edinmek, umudu dert edinmektir kendine. Sadece kendimiz için değil, başkaları için de umut edebilmeyi denemeye cesaret etmektir. Mülteciler ve yasadışı göçmenler üzerine yazanlar, haklara sahip olmayanların hakları olduğunu ortaya koyanlar rahat koltuklarında para kazanmaktan başka bir şey yapmaya çalışır: kendileri için olduğu gibi, başkaları için de umut etmeye. Şimdi birileri söyleyebilir mi lütfen, neyi umabilirim kendi adıma? Neyi umabilirim başkaları adına? Aynı sözlerin aynı ağızlarda tekrar tekrar çiğnenmesinden yoruldum. Kendi sözlerimden yoruldum. Sadece umut etmek istiyorum. Biri yanıt versin, neyi umut edebilirim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder